Belediyeler, Macron ve Soykırım Yalanı

Gençlik yıllarımızda her 24 Nisan tedirgin bir bekleyişle geçerdi. 23 Nisan coşkusuna gölge düşüren sancılı bir bekleyiş: Avrupa, Amerika 24 Nisan için ne diyecek?

Bu sene, Fransız Cumhurbaşkanı Macron’un, 24 Nisan’ı Ermeni Soykırımı’nı anma günü ilan edeceğini öğrenince nedense hiç etkilenmedik. Geçmişte olduğu gibi kaygıyla değil şaşkınlıkla izledik; telaşlanmadık da.  Zaten kendisine gereken cevap her düzeyde yeterince verildi.

Sadece merak ettik…

Victor Hugo’nun, Jan Jak Russo’nun, Jean Paul Sartre’ın Fransasında hukuka bu kadar uzak düşen bir cumhurbaşkanı nasıl olabilir?

Sıradan bir vatandaşın bile anladığı AİHM kararını, sayın Macron, acaba hangi gizli amaçlarla görmezden geldi? Sadece kendisini değil Fransız halkını da neden gülünç duruma düşürdü?

Bu sorular zihnimizi meşgul ederken bir yandan da özeleştiri yapma fırsatı bulduk. Peki, biz, milletçe bu hukuk zaferini takdir edebildik mi? İnsanımıza anlatabildik mi?

Hükümet, üniversitelerimiz, hukuk fakültelerimiz, aydınlarımız, sanatçılarımız bu konuda üzerine düşen görevi yerine getirdi mi? Bu sorulara evet, diyebilseydik Macron, AİHM kararından(2013) altı yıl sonra yukarıdaki sözleri söyleyemezdi. Doğu Perinçek, adı geçince nedense bazılarının aklına hala “çiçek” geliyorsa vah Türkiye’nin haline. Sen Ermeni diyasporasını karşına al, uluslararası bir mahkemede zafer kazan, Türk milletinin alnındaki “soykırımcı” iftirasını sil, sonra yurttaşların bunu görmediği gibi, anlamadıkları, aslını bilmedikleri bir küçük ayrıntıyla seni ansınlar. Bu vatanı sevmek ne kadar zor ve acılı…

Sabırla bıkmadan yurttaşlarımıza anlatmaya devam edeceğiz. Hükümet, medya … bu işi yapmıyorsa belediyeler, siviltoplum örgütleri, tek tek bireyler yapacak.

Sayın Macron’a da bir kez daha hatırlatalım. Sayın Macron, o hikaye bitti.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Perinçek-İsviçre davası kararını, eğer okumadıysanız, inceleyiniz ya da hukukçulardan bilgi alınız.

Hukuk tarihine geçen bu önemli AİHM kararını, sizin gibi görmezden gelenler için tekrarlayalım:

“Soykırım” hukuki bir terim olup “katliam, kırım, karşılıklı kırım” gibi kavramlardan farklıdır.

Birleşmiş Milletler 1948 sözleşmesine göre soykırım suçunun işlendiğine Uluslararası Ceza Mahkemesi veya suçun işlendiği ülkenin mahkemesi(yetkili mahkeme) karar verebilir.

Bu nedenle 1915 olayları soykırım olarak nitelendirilemez.

Yahudi soykırımı yapanlar yargılanmış, yetkili mahkemelerde soykırım yaptıkları hükme bağlanmıştır. Oysa 1915 olayları için böyle bir yargı kararı yoktur.

Ceza hukukunun temel kuralı şudur: Kanunsuz suç olmaz.

"Soykırım" suçu 1948’de Birleşmiş Milletler Sözleşmesi ile kabul edildiği için bu tarihten önce gerçekleşmiş olan 1915 olayları soykırım olarak nitelendirilemez.

Bu ön bilgilerden sonra mahkeme kararlarını hatırlayalım:

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin üç ayrı kararı ile 1915 olayları açıklığa kavuşturulmuş ve 100 yıllık yalanı tarihe gömmüştür.

Birinci karar:

AİHM 2. Dairesinin Perinçek-İsviçre Davası Kararı(17 Aralık 2013)

İkinci karar:

AİHM Büyük Dairesinin Kararı(15 Ekim 2015)

Üçüncü karar:

AİHM’in 28 Kasım 2017 tarihli kararı.

Türk ve dünya hukuk tarihine geçen bu önemli karar, başta hukuk doktoru sayın Doğu Perinçek’in akılcı stratejisinin ve Türk hukukunun zaferidir. Tıpkı Bozkurt-Lotus Davası gibi… Emeği geçenlerle gurur duyuyoruz.

Artık hukuk tarihimizde Bozkurt - Lotus Davası yanında gururla anacağımız bir hukuk zaferimiz daha var: Perinçek - İsviçre Davası.

Türkiye Cumhuriyeti bunca saldırı karşısında bugün ayakta kalabiliyorsa böyle hukuk zaferleri kazanabiliyorsa bunu Cumhuriyetin akıl ve bilimle atılmış sağlam temellerine borçluyuz.

Benim manevi mirasım akıl ve bilimdir diyen eşsiz önderimize bu vesileyle şükranlarımızı bir kez daha sunuyoruz.


https://www.aydinlik.com.tr/macron-24-nisan-i-ermeni-soykirimini-anma-gunu-olarak-ilan-etti-dunya-subat-2019

https://www.kaynakyayinlari.com/perincek-isvicre-davasi-p362605.html