Zeytindağı, İttihat ve Terakki Yöneticilerinden Cemal Paşa’nın Birinci Dünya Savaşı’nda en yakınında dört yıl görev yapan Falih Rıfkı Atay’ın Suriye, Filistin, Irak cephesi anılarından oluşuyor. Kitap MEB’in Yüz Temel Eser kapsamına alınmış.
Büyük Ortadoğu Projesi diye adlandırılan emperyalist projenin çöktüğü bugünlerde yeniden okumamız gereken kitaplardan birisi. Yüz yıl önce yaşananların ışığında bugün bölgemizde yaşananları belki edebiyatın aydınlığında daha iyi anlar, gelecekte birey ve ülke olarak doğru projeler içinde yerimizi alırız. Bizden sonraki kuşak aynı acıları yaşamasın diye…
Behçet Kemal Çağlar’ın “Bu kitabı okumak bir borçtur ve bir görevdir.” dediği esere, “Batışı ve kurtuluşu en büyük acıyı ve en büyük milli sevinci tatmış olanların” okunmaya değer anıları gözüyle bakabiliriz.
Yazarın bu eseri yazdıktan hemen sonra değil de 1932’de yayımlaması, eserin, zamanın süzgecinden geçerek dil ve içerik yönünden olgunlaşmasını sağlamış.
Suriye, Filistin, Kanal cephesinde savaşan Türk askerlerin anılarının da yer alığı eserin özellikle Ateş ve Güneş bölümü, çöl koşullarında savaşan Türk askerlerinin olağanüstü kahramanlık öyküleri. Her türlü maddi yokluğa ve acımasız doğa koşullarına karşı savaşan bu kahramanların öykülerini okurken bir yandan gururlanıyoruz, bir yandan da içimiz acıyor. Her biri bir filme veya bir diziye konu olacak kadar değerli ve gerçek öyküler. Bir yazarın hayalinin ürünü değil... Bu gerçek öykülerin yitik kahramanları okyanusun dibinde keşfedilmeyi bekleyen dev inciler gibi, senaristlerini, yönetmenlerini bekliyor.
Yazarın “Önsöz”deki şu sözleri kitabın önemini vurguluyor: “Zeytindağı’nda tarihin hakkını tarihe, Cemal Paşa’nın hakkını Cemal Paşa’ya verdim. Eserimde Cemal Paşa’nın sırası geldikçe büyüyüp parladığı görülür…”
Çok zengin bir içeriğe sahip olan kitabı okudukça, savaş anılarının yanı sıra Ortadoğu coğrafyasını, Kudüs, Zeytindağı, Mekke, Medine, Hicaz, Yemen, gibi bölgelerin o yıllardaki durumunu, bu topraklarda yaşayan insanları tanıyoruz: Her mezhepten Müslümanlar, Katolik ve Ortadoks Hıristiyanlar, Maruniler, Yahudiler, Siyonistler, Vahabiler, ilkel hayat yaşayan kabileler ve aşiretler…
Dinler ırklar mozayiği Osmanlı İmparatorluğu’nun bu bölgesine gözünü diken, onu paylaşmak için gizli anlaşmalar yapan emperyalistlerle bu coğrafyada yaşayanların ilişkileri...
Eserde, bölgeye ilişkin önemli saptamalar var:
“Osmanlı İmparatorluğu Trakya’dan Erzurum’a doğru koca gövdesini yan yatırmış, memelerini sömürge ve milliyetlerin ağzına teslim etmiş artık sütü kan ile karışık emilen bir sağmal idi.” s. 46
“Ticaret, kültür, çiftlik, endüstri, binalar her şey Arapların veya başka devletlerin… Yalnız jandarma bizim idi. Jandarma bile değil, jandarmanın esvabı.” s. 43
“İngilizler, Ruslar, İtalyanlar, Osmanlılar arasında Suriye, Filistin ve Hicaz işlerini en az bilen ve anlayanlar sonuncular, yani bu kıtaların asıl sahipleri olmuştur.” s. 48
“Şu tabloya dikkatle bakınız: Mısır’a gidiyoruz. İnsanlarımız ve hayvanlarımız Rumeli’den, Şark ve Garp Anadolusundan ve Suriye’den, fenni şeyler silah ve mühimmat Avrupa ve İstanbul’dan, Bağdad, Şimal Suriyesinden, Halep ve Adana’dan gelecektir…” s. 136
Yazarımızın zorlu savaş yıllarında deneyimlerinden, gözlemlerinden çıkardığı önemli bir gerçek var: Coğrafya önemlidir, bunu bilmeyenlerin sonu felakettir.
Kitap, şiirsel anlatımıyla zevkle okunuyor; fakat yüz temel eser kapsamına alınmış bir eserde önemli yazım yanlışlarının olması, “dilijans, tafaddal” gibi günümüz Türkçesine yabancı birçok sözcüğün bugünkü Türkçe karşılıklarının verilmemesi ya da bu sözcüklere dip not olarak açıklama getirilmemesi bağışlanabilir bir tavır değil. Bu yönüyle Türkçemize, öğrencilerimize, tüm okurlara saygısızlık ve yazara da büyük haksızlık edilmiş diyebiliriz.
Yüz yıl sonra Ortadoğu coğrafyasında bugün yaşananları daha iyi anlamak için de Zeytindağı’nı yeni bir gözle okumakta yarar olduğunu düşünüyorum. Yazımızı Tümamiral Soner Polat’ın bir cümlesiyle bitirelim: “Coğrafya bir ülkenin kaderini belirler”.Aralık 2016
Zeytindağı, Falih Rıfkı Atay, Pozitif Yayınları.
Türkiye İçin Jeopolitik Rota, Soner Polat, Kaynak Yayınları.
Yazı 14.12.2016 tarihinde Aydınlık Gazetesinde yayınlandı.