Cumhuriyet’in öncü aydınlarının ocağı: KÖY ENSTİTÜLERİ
Can Yücel’in “Babamın çocukları yoktu, Cumhuriyeti vardı” diye tanımladığı bir öğretmen kuşağı geldi geçti ülkemizden. Onlar, örnek yaşamlarıyla eserleriyle Cumhuriyet tarihindeki yerlerini aldılar, hayatta kalanlarsa hala üretmeye devam ediyor. Atamızın ve Cumhuriyeti kuran devrimci kadronun köyü aydınlatma, kalkındırma, ümmeti millet yapma projesi olan Köy Enstitüleri bugün de güncelliğini koruyor.
Genç Cumhuriyet’in en büyük kaygısı şuydu: Kırk bin köyü ortaçağ koşullarından yirminci yüzyıla nasıl taşıyabiliriz. Hem de mümkün olan en kısa sürede. Oysa ülkenin gerçekleri çok katıdır. 35 bin köy okulsuzdur. İki milyon köy çocuğunun sadece üç yüz bini, köylerdeki üç yıllık okula gidebilmektedir. Başkent Ankara’da bile 1136 köyün ancak yüz yetmiş ikisinde okul ve öğretmen vardır.
Atatürk’ün “Bütün köylere öğretmen gönderme işi ne kadar zaman alır?” sorusuna Milli Eğitim Bakanı Saffet Arıkan şu cevabı verir: “Elimizdeki olanaklarla bu işi yüz yılda başarabiliriz.”
Emperyalizm yeni bir saldırıya geçmeden tüm vatandaşlara yurttaşlık bilinci ve temel bilgiler verilmek zorunluluğu vardır. Köylere köyü uyandıracak, köylüyü üretci kılacak aydın köy öğretmenleri yetiştirilecektir; fakat ilkokul mezunu öğrenci sayısı özellikle köylerde yok denecek kadar azdır. Şehirlerde okuyanlar ise köylerde yaşamakta zorlandığından ve çalışmak istemediğinden beklenen verim alınamamaktadır.
Atamızın yaratıcılığı ve pratik zekası sorunu çözecektir: Eğitmenlik. Saffet Arıkan’a
şöyle der: “ Üzülme Saffet, elbet bunun da bir çaresi bulunur. Askere giden, orada yüzlerce askerin içinden yeteneğiyle sıyrılıp çıkan, okuma yazma öğrenen onbaşı hatta çavuş olan gençlerden, isterleyenleri kurstan geçirip onlardan yararlanabiliriz. Bunlara eğitmen adını veririz.”
Böylece eğitmen uygulaması başlar.
İsmail Hakkı Tonguç, dokuz bin köyü gezer. 1935-1944 yılları arasında 8800 erkek 40 kadın eğitmen yetiştirilir, köylere gönderilir. İşte onların yetiştirdiği öğrencilerden seçilenler Köy Enstitülerine gidecektir.
Eğitmen kursları 1948’de bir genelgeyle kapatıldığında 9318 eğitmen yetiştirilmişti. Oysa yirmi bin eğitmen planlanmıştı. 17 nisan 1940’ta köy Enstitüleri kanunu kabul edilerek daha önce açılan üç yıllık Köy Öğretmen Okulları, beş yıllık Köy Enstitüsüne dönüştürülür.
Çeşitli bölgelere 21 tane Köy Enstitüsü kurulur.
Enstitüler, tren yoluna ve kara yoluna yakındı fakat kente uzaktı. Geniş araziler üzerine kurulmuştu. İş içinde, yaparak yaşayarak eğitim ilkesi benimsenmişti. Aklın, bilimin ve sanatın önderliği vardı; kitap yasağı yoktu, şiddetin hiçbir türü yoktu; her enstitü kocaman bir işlikti. Ülkenin gereksinimlerine uygun ve üretime dönük bir uygulamalı eğitim vardı. Müzikten edebiyata uzanan sanat eğitimi vardı. Her öğrencinin elinde bir enstrüman veriliyordu. Kısaca bir yaşam okuluydu, enstitüler. Köy kökenli çocukların uygarlıkla, çağdaş yaşamla tanışma mekanıydı.
Elleri, öyle becerikliydi ki, keman, saz, mandolin çaldığı gibi ağaç dikiyor, tarımdan anlıyor, hayvancılıktan, bina yapmaktan, anladığı gibi öykü, roman anı da yazıyordu. 17.341 mezun verdi. Öğretmen bekleyen 40 bin köyün 17 binine yetişti bu öğretmenler.
Onlar için ciltler dolusu yazıldı, hala yazılıyor. Onlar da yazdılar. Anadolu’yu, köyü, yaşantılarından, gözlemlerinden yola çıkarak anlattılar. Bazı kaynaklara göre yüze yakın yazar yetişti enstitülerden: Fakir Baykurt, Talip Apaydın, Mehmet Başaran, Behzat Ay, Adnan Binyazar, Osman Bolulu, Ümit Kaftancıoğlu, Osman Şahin, Mahmut Makal, Ali Yüce, Ali Dündar, Dursun Akçam…
Pusuda bekleyen emperyalizm, işbirlikçileri kolay bulur. Çok parili dönemin başladığı yıllardır. 1946 seçimiyle Demokrat Parti, kırk milletvekili, Millet Partisi yedi, bağımsızlar üç milletvekili kazanır. Demokrat Parti iktidara gelmeden CHP içindeki muhalifler, Demokrat Partiyle dayanışma içine girer. İlk kurban, Hasanoğlan Köy Enstitüsü Müdürü Rauf İnan olur. Sonra İsmail Hakkı Tonguç, Hasan Ali Yücel görevden alınır.
1945, 1946, Köy Enstitülerinin komünist yuvası olduğu dedikodularının yayıldığı yıllardır. İmzasız ihbar mektupları ile kurumlar karalanır. Bilgi kirliliği karalama kampanyası ile kamuoyu hazırlanır. 1947’de Recep Peker Hükümeti, Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nü kapatır. Bu ilk adımdır, arkası gelecektir. 1953’te tüm Köy Enstitüleri kapatılmıştır. Köylüyü millet yapma projesinin en önemli ayağı olan aydın köy kökenli öğretmen yetiştirme politikasından vaz geçilmiştir. 1948’den itibaren CHP tarafından imam hatip kursları ve ilahiyat fakültesi açılır. Devlet eliyle bilimsel laik çağdaş eğitimin karşısına dikilecek kuşaklar yetiştirilmesinin yolu açılır. Süreç iç ve dış dinamiklerin etkisiyle hızlanır. Bileşik kaplar misali, din ağırlıklı eğitim büyürken çağdaş laik eğitim geriler. Farklı dünya görüşüne sahip gençler yetişir.
15 Temmuz 2016 gerici Fetö Darbesine giden yolun kilometre taşlarından biridir, enstitülerin kapatılması.
Cumhuriyet’in çağdaş eğitim projesinin yarım kalmış hüzünlü bir şarkısıdır Köy Enstitüleri...
Nisan 2017, Denizli