Balkan Bozgununu Sorgulayan Roman: KAR KIRMIZI*


Bizim kuşak tarihi romanları Kutsal İsyan, Yüzbaşı Selahattin’in Romanı, Küçük Ağa, İki Şehrin Hikayesi gibi romanlarla sevmişti. Yakın çevremdeki okurların tarihi romanlara uzak durduğunu gözlüyorum. Oysa kurmaca da olsalar, tarihi romanlar, kapsamlı bir araştırma sonucu kaleme alınmışsa okuruna yeni ufuklar açabiliyor. Özellikle gençlerimizin tarihe ilgi duymalarına, tarihsel olayları sorgulamalarına, geçmişi araştırmalarına vesile olabiliyor. Tıpkı Kar Kırmızı romanı gibi.

Yazar Emine Azboz, bu romanıyla bizi Birinci Dünya savaşı öncesine, Balkan Savaşları’na götürüyor. Osmanlı’nın ekonomik ve siyasi çözülmesine ayna tutan Balkan bozgunu, onlarca romana konu olacak bir zaman dilimi… Çoğu beş yüzyıl Türk yurdu olmuş şehirler kısa sürede nasıl boşaldı? Göç yollarında o siviller neler yaşadı? Balkan bozgunuyla gelen katliam ve tehcir. Kalanlara neler oldu? Selanik tek kurşun atmadan nasıl teslim edildi? Orduda bozgun nasıl başladı? Her sorunun cevabı ayrı bir kitap konusu.

Kar Kırmızı’da, Balkan bozgununu yaşayan Yüzbaşı Kamil, özellikle Balkan bozgununun yanıtını arıyor. Ordu ve siyaset, asker ve komutan, savaş ve strateji kavramlarına okurun dikkatini çekiyor.

Roman, Bir Göçmen Kuş, Yaralı Kartal, Yaralı Kuşun Yuvası, Yavru Sığırcık, Çanakkale’den Havalandı Bir Kartal, Yavru Kuş Uçmuş, Kayıp Yaralı Kuş, Yavru Göçmen Kuşun Ufku, Can Kuşlar Uçtu, başlıklı dokuz bölümden oluşuyor. Aşime Nine’nin daha beş yaşındayken başlayan acılı yaşamı çevresinde gelişiyor olaylar. Savaşlarda dağılan ailelerin, yıkılan yuvaların enkazı altında kalan küçük yavruların yasını tutuyor, Kar Kırmızı.

Aşime’nin ailesi Bulgaristan yönünden kalabalık bir göçmen grubuyla birlikte Müslümanlara ve Türklere yapılan katliamlardan kurtulmak için kaçarlar. Bu yolculuk çok tehlikeli, acılarla dolu bir yolculuktur. Açlık, susuzluk, hastalıklar birçoğunun yollarda ölmesine neden olur. Göçmenler, azala azala Edirne’ye ulaşır. Sınıra yaklaştıkları sırada Aşime’nin annesi yaralanır ve gruptan ayrı düşer. Parçalanan aileyi İstanbul’da zorlu bir hayat beklemektedir.

Aşime’nin ve annesinin yolu Balkan bozgunundan sağ kurtulan Gazi Yüzbaşı Kamil ve ağabeyi Hayrettin Ağa İle kesişir. Kendileri de Rumeli göçmeni olan aile, onlara sahip çıkar.

Yüzbaşı Kamil, İstanbul’da kısa bir süre kaldıktan sonra Çanakkale Savaşı’na katılmak üzere evinden ayrılır. Cepheden yazdığı mektuplarla Çanakkale Savaşı’nın dehşetini anlatır.

Kar Kırmızı, yakın tarihimizin önemli iki savaşına mercek tutmakla kalmıyor. Türk toplumuna özgü özellikleri ve kimi insanlık değerlerini de anımsatıyor: Yüzbaşı Kamil, Türk sınırını geçemeden ağır yaralanan ve gruptan kopan yaralı göçmen kadını, hastaneye götürmekle görevlendirilir, fakat gidecek yeri olmayan bu çaresiz kadınla ilgisini kesmez, onu tedavisi bitince en güvendiği insana, ağabeyine emanet eder. Yaralar, aile desteğiyle sarılır. Hasta ve zayıf konumdakilere evler açılır, cepheye gidenlerin ailesi korunur, imeceyle zorluklar paylaşılır.

Romanın dikkat çekici bir özelliği de Birinci Dünya Savaşı sonunda Türk kadınlarının ülke sorunları, vatan savunması, kadın hakları konularında bilinçlenmelerine yer vermesi. Sultanahmet Mitingi’ne katılan İstanbul kadınlarının, Halide Edip Adıvar ve aydın Türk kadınlarından nasıl etkilendiği roman kahramanlarından Dilşad’ın kişiliğinde anlatılır.

Romandaki kişilerin Rumeli göçmeni olması nedeniyle Rumeli şivesine fazlaca yer verilmiş. Bu şiveye yabancı olan okur, biraz zorlansa da ilgiyi sürekli kılan gerilimiyle kurgusuyla roman, rahat okunuyor.

Günümüzün kanayan yarası mültecilerin, özellikle çocuk mültecilerin dramını merkeze alan ve okuru sarsan Kar Kırmızı, özellikle tarihi roman sevenlerin ilgisini bekliyor.

Müzeyyen Susar

*Kar Kırmızı, Kalender Yayınları, 2017